PSİKO-FİZİK.TR.GG
   
  PSiKo-FiZiK
  Câbir Bin Hayyan
 

 

Câbir Bin Hayyan



Modern kimyanın kurucusu meşhur İslam alimi. İsmi Câbir bin Hayyân Abdullah el-Ezdi olup, künyesi Ebu Abdullah 'tır. Horasanlı, Tuslu, Harranlı ve Kufeli olduğu söylenen Câbir'in ailesi hakkında çok az bilgi vardır. İslam aleminde Sufi , Avrupa 'da Al-Geber ismiyle şöhret oldu.

  Aslen Türk olan Câbir bin Hayyân , Abbâsi Halifesi Harun Reşid ' in sarayında yaşadı. Vezir Yahya bin Halid el-Bermeki 'den himaye gördü. Asrının fen alimiydi Bütün İslam alimleri gibi fen ilmini İslami ilimlerle beraber okudu. Tıp , astronomi , fizik , kimya ve zamanın diğer ilimlerinde yetişti.

  Câbir bin Hayyân , Câfer-i Sâdık Hz. Derslerini devam etti ve hizmetinde bulundu. Temel din ilimlerini öğrendi. İlim araştırmalarında hususi metotlar geliştirdi. O zaman meşhur olan simya (büyücülerin olması mümkün olmayan şeyleri yapıyorlar gibi göstermeleri) ilminin bir fen ilmi olmadığını ispat edip , ondan ayrı olarak tecrübeye , analize ve matematiğe dayalı kimya ilmini kurdu. Böylelikle bugünkü modern kimyanın temellerini atmış oldu.("kimya" Arapça 'dır).

  Birçok talebe yetiştiren Câbir bin Hayyân yapmış olduğu ilmi tecrübeleri en ince ayrıntısına kadar izah etti. Ulaştığı neticeleri son derece hassasiyet ve dikkatle yorumladı. Bazı mühim kimyasalların terkibini tespit edip açıkladı. Deneylerde kullanılan aletlerin imalini ve kullanılışlarını izah etti. Kimya ilminde kullanılan hassas ölçüm aletlerini yaptı.

  Kristalleşme , damıtma , kalsinasyon , sublimasyon gibi kimyevi teknikleri kimya ilmine kazandırdı. Sülfürik ve nitrik asitler gibi birçok asitler ile sodyum karbonat ve potasyumu buldu. Zehir ve zehirli maddelerin yapılarını inceledi. Bu konuda Kitâb-üs-Sümum adlı eseri yazdı. Bitkilerden elde edilen bir boya ile derilerin nasıl boyanacağını ve nasıl dabağlanacağını ortaya koydu. Ateşte yanmayan kağıt imalini gerçekleştirdi. İlk defa imbik yaptı. Çeşitli metallerin kullanılır hale getirilmesi , çeliğin geliştirilmesi , su geçirmez kumaşların verniklenmesi , cam imalinde mangan dört oksidin kullanılması , paslanmanın önlenmesi altın yaldızlı süsleme , boyaların ve yağların tespiti gibi alanlarda bir çok buluş yaptı. Cisimleri hassalarına göre üç sınıfa ayırarak daha sonraki sınıflandırmalara rehberlik etti. Birçok kimyevi maddeyi tespit ederek günümüzde de kullanılan Arapça isimler verdi.

  Saat, nitrik asit, sıfır ve cebirin mucidi olan Horasanlı Câbir, mesafe ve mekanın tanımını 8. yy.da yapmıştı. Câbir'in en önemli bulgusu da zamanında bir mekan gibi lineer bir çizgisi olduğunu bulmasıydı. Câbir'in bulgusunu bu yüzyılın başında Minkowski ele aldı. Lorenz değiştirgeç formülüyle birleştirdi ve Einstein teorisine girdi. Böylece zamanın ayrı bir şey değil , mekan gibi boyutları olduğu anlaşıldı.

  Câbir bin Hayyân , maddelerin atomik yapısını gösteren tespitler yaparak , reaksiyonlarda belirli kütlelerin belirli kütlelerle reaksiyona girdiğini söyledi. Atom hakkında , ancak asırlar sonra anlaşılabilecek şu sözleri söyledi: "maddenin en küçük parçası olan "el-cüz'ü la yetecezza" da yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin söylediği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. Atom parçalanabilir. Parçalanınca da öyle büyük bir güç oluşur ki bir anda Bağdat'ın altını üstüne getirebilir. Bu , Allahü tealanın kudret nişanıdır."

  Câbir bin Hayyân maddeleri üçe ayırdı:

  1. Ateş ve ya sıcaklıkla hemen buharlaşabilenler.

  2. Çekiçle dövülebilen parlaklık arz eden ses çıkaran cisimler.

  3. Ne çekiçle dövülebilen ne de toz haline dönüştürülebilen cisimler.

  Birinci gruba giren maddeleri sülfür , arsenik , cıva , amonyak , kafur olmak üzere beşe ayırdı. Metalik cisimleri kendi arasında kalay,kurşun , demir , bakır ,gümüş , altın olmak üzere altıya ayırdı.

  Câbir bin Hayyân kimyanın geniş uygulama alanı olan arıtma konusunda ilk misalleri ortaya koydu. Arıtma yollarından oksitleme , süblinasyon, damıtma , çökeltme , ergitme , ve kristalleştirmeyle ilgili işlemleri uygulamalarıyla açıkladı. Kükürt ile civa nın karıştırılması onucu kırmızı bir taşın (zencefre) meydana geldiğini açıkladı. Sirke ile asetik asit elde etmeyi o buldu.

  George Sarton onu "orta çağların ilimler ansiklopedisi" olarak değerlendirmekte , şöhret ve tesirlerinin 17. asra kadar devam etmiş olduğunu belirtmektedir. Gerçekten 17. asra gelinceye kadar kimya ilimleri alanında onun seviyesine kimse çıkamamış , kimse onu gölge de bırakamamıştır. Doğu ve batı ilim dünyasında ona denk ve onu aşan bir kimyacı yetişmemiştir.

  Kimya tarihçisi Leclerc ; Histoire de la Medicine Arabe adlı eserinde Câbir bin Hayyân ' ı orta çağların tartışılmaz en büyük alimi , ilmi otoritesi ve derinliği ile benzeri olmayan bir üstat , metodu ile yol gösterici olması bakımından büyük bir ilim teşvikçisi ve nihayet modern kimyanın kurucusu ve tamamlayıcısı olarak değerlindirmektedir.

  İslam aleminde Ebu Bekr Razi , ibn-i Sina , Mesleme el-Macriti , farabi ve daha birçok bilgin onun eserlerinin gölgesinde yetişmiştir.

  Onun eserleri farklı metotlarla hazırlanmıştır. Mesela bazı eserlerinde son derece kısa ve özlü bir üslup takip etmiş , hatta bazılarında semboller kullanmıştır. Bazı eserlerinde ise ayrıntılı ve uzun anlatımlı bir yol takip etmiştir. Batılı ve doğulu birçok bilgin onun eserlerinden istifade etti. Batılı bilginlerden Galileo , Francis Bacon , Newton ve başka birçokları ondan faydalandılar.17. ve 18. asırda , batı ilim çevrelerinde meydana gelen birçok ilmi buluşların teşekkülünde , onun eserlerinin büyük tesiri vardır. Özellikle bugün kimya ilminde mevcut olan birçok orijinal keşif ve metotlar , hemen hemen bütünüyle ona ait veya onun fikirlerinden kaynaklanmıştır.

  Ünlü Fransız bilim tarihçisi M. Berthelot , Orta Çağlarda Kimya Tarihi adlı eserinde şöyle demektedir "Aristo'nun mantık ilmindeki yeri neyse , Câbir bin Hayyân' ın kimya ilmindeki yeri de odur. Aristo , mantığın kurucu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi , Câbir bin Hayyân da kimyanın kurucusu ve üstadıdır".

  Modern araştırmacılar şöyle demektedirler. Eğer Câbir bin Hayyân çağımız teknolojisini kullanarak aynı eserleri yazsaydı , modern sonuçlara ulaşırdı. Çünkü o tüme varım metodunu kullanıyordu. Yani maddenin en küçük parçasından araştırmaya başlayarak istediğine ulaşıyordu. Bununla beraber dış gözlemlerinde tümden gelim metodundan da yararlandı. Yani maddenin tabi halinden en küçük parçasına kadar inceleyerek sonuca vardı. Francis Bacon , bu metudu onun eserlerinden öğrenmiş , Decart ise onu taklit etmiştir.

  O deney yoluyla elde edilecek bilgi ve prensip kati ve değişmez olduğunu iddia etmedi. Aksine modern bilim çalışmalarında olduğu gibi , bunların zanni ve ihtimali olduğunu belirtti. Onun metodunun esasını "mazbut müşahede ve sağlam tecrübe" teşkil etmektedir. O bu metodu ile hayal ve kuru faraziyelerle oyalanmamış gerçek anlamında ilmi çalışmalar ortaya koyarak çığır açmıştır.

  Câbir bin Hayyân tıp, astronomi ve mantık , felsefe , fizik , mekanik gibi ilim dallarında da çalışmalar yaparak bunlarla ilgili eserler verdi. Usturlap hakkında yazdığı eseri gören alimler , eserin bin bölümden meydana geldiğini ve akılları durduracak üstünlükte olduğunu kaydetmişlerdir.

  Yazdığı eserler , asırlarca İslam medreselerinde okutulunca , Endülüs Müslümanları yoluyla Avrupa'ya geçti. İslam dünyasında ve Avrupa'da kimya ilminde Câbir çağının sonu bir türlü gelmedi. Öyle ki Avrupa'da bazı kimyagerler kabul görmesi için eserlerini ona mal ederek kendi eserlerine onun ismini yazdılar.

  Câbir'in eserlerinin büyük bir kısmı kayboldu. Bunlardan 27 tanesi Latince ve Almanca olarak Nürnberg , Frankfurt ve Strazburg'ta 1473-1710 yılları arasında basılmıştır.


 
  Bugün 69 ziyaretçi (317 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol